29 Eylül 2012 Cumartesi

boraltan koprusu basbakan

BORALTAN KÖPRÜSÜ BAŞBAKAN
BORALTAN KÖPRÜSÜ AĞIT ŞİİR
boraltan bir köprü, aşar geçer aras’ı, 
yuğsan aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası. 
karası, karası, merhamet fukarası, 
karası, karası, merhamet fukarası. 
düşman bekler karşıda, önüne kattı beni, 
can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni. 
dönüp seslendim geri, merhametsiz birine, 
beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine. 
Boraltan Köprüsü Şiir:Murat Ümit Darga
şiirinin yayınlanmamış son kısmı
Bu imiş meğer istirahat 
Yordum kadere kısmete. 
Uyusun şimdi rahat rahat . 
Deyin öldüğümü İsmete.
Başbakan tarafından okunan boraltan köprüsü şiiri

Boraltan Köprüsü olayını 90 lı yıllarda bir kitapta okumuştum 1998 yılında şiirleştirdim.Daha sonra 2002 yılında sayın Esat Kabaklı bey Boraltan Köprüsü şiirimi besteleyerek okudu o zamanlar çok ilgi çekmesede şiirin Esat bey tarafından okunması sayesinde olay hakkında insanlarımız fikir sahibi oldular.O tarihlerde googlea boraltan köprüsü yazınca ilk sırada Tevfik Koraltanın adı çıkıyordu yani google bile bu sayede Boraltan Köprüsü olayını hafızasına kaydetti. Ne yazık ki şeref dolu tarihimizde böyle acı ve utanç veren olaylar da olmuş günümüzde bir daha tekrarlanmaması dileğimdir.Bu günlerde olayın güncel hale gelmesi üzerine googleda bir araştırma yapınca muhteşem bir yazı dizisiyle karşılaştım olay ayrı bir olay mı bilemem belkide bu yazı dizisindeki ayrı bir boraltan köprüsü faciasıdır ben doksanlarda bu olayı okumuştum bir kitapta ve bir şiirim daha vardı bu olayla ilgili yayımlanmış 1998 yılında basılmış Kahraman Irkıma Şiirler adlı kitabımda. M.Darga aşağıdaki linke tıklayıp bu değerli araştırmayı okuyunuz

KADİR DİKBAŞ BORALTAN KÖPRÜSÜ KATLİAMI


BORALTAN KÖPRÜSÜ RÖPORTAJ 
-Esat Kabaklı sizin bu şiirinizi besteleyerek albümünde okudu. Sonra hafta içinde de Başbakan Erdoğan, Ankarada ki toplantıda bu hazin olayı anlattı ve sonra da ağıt olarak nitelendirdiği sizin şiirinizin bir bölümünü okudu. Bu sizin için ve yakın tarihimizde yaşanan ve bu gün de Suriyedeki savaş hali nedeniyle ülkemize sığınan ve daha 80-90 sene önce aynı vatan ve devletin vatandaşı olan kardeşlerimizi sınırdan ülkemiz topraklarına geçmelerine bize sığınmalarını eleştiren ve aynen 1945 de olduğu gibi Boraltan Köprüsünde olduğu gibi geri çevrilmesi ve ölüme terk edilmesi direk ya da dolaylı olarak arzu edenlere ne dersiniz? 
-Büyük önderim Atatürk’ün vefatından sonra, Türkiye’de çok büyük hatalar yapıldı. Halkın istekleri, duyguları dikkate alınmadı. Cumhuriyet felsefesinin tam aksine, ‘halk köle’, ‘yönetimler efendi’ gibi görüldü. İşte, ‘Boraltan Köprüsü’ hadisesi, bu zihniyetin ürünüdür. Sözünü ettiğim zihniyet, milletin duygularına değer vermemiş, milletin ‘kardeşim’ diyerek bağrına bastığı mazlum sığınmacı kardeşlerini Stalin’in ölüm mangalarına teslim etmiştir. Zulme boyun eğmek, mazlumları zalimlerin zulmüne teslim etmek, insanlık onuruna yakışmaz. Boraltan Köprüsü’nde yaşanan utanç verici olay, İsmet İnönünü’nün eliyle tarihimize çalınan kara bir lekedir. İnönü, Adolf Hitler yönetimindeki Nazi Faşist Almanyası orduları güçlü iken, Hitler Almanyası ile iyi ilişkiler kurdu. Hatta bıyıkları bile Hitler bıyığı idi. Bu arada kendisini ‘Milli Şef’ ilan etti. Bu dönemde, Türkiye’de milliyetçilerin faaliyetlerine karşı çıkmamış, hatta kendi iktidarı ve bakanları dahil milliyetçi konuşmalarından rahatsızlık duymamış. İnönü, Hitlerin savaşı kaybedeceği anlaşılınca derhal çark ederek, Diktatör Stalin yönetimindeki Sovyet Sosyalistler Birliği’ne şirin gözükmek için, elinden geleni yapmıştır. Öyle ki, İnönü sadece kendi topraklarına Stalin zulmünden kaçan soydaşlarına, mazlumlara değil kendi ülkesindeki insanlara da aynı baskı ve işkenceyi yaptı. İnönü Atatürkün Türk milletinin en büyük düşmanı Kominizmdir,Görüldüğü yerde ezilmelidir buyruğunun tam aksine  Stalin’e şirin görünme politikası ile Türkiye’deki Türkçülere de baskı uygulama politikasına girişti. komünist propaganda dozunu hükümet ve bakanlıklar eli ile yapılmaya başlanılan Türkiye’de bu Sovyet yanlısı politikalara karşı çıkan aydınlara 1944 yılında yaşatılan meşhur tabutluk işkencehaneleri ile Boraltan Köprüsü’nde kendisine sığınan Azerbaycan Türkü 146 kardeşini kurşunlanacaklarını bilindiği halde, katillere teslim etme emrini verilmesi, göz göre göre katliam tarihe kara bir leke olarak geçti. Hangi baba canilerden kaçarak kendisine sığınan çocuklarını itekleye itekleye dışarı atar. Kapının aralığından da, oğlunun kızının boğazlanmasını seyreder? İsmet İnönü’nün yaptığı aynı şeydir. Kendi namıma konuşuyorum, şimdi biz de Suriye’de insanların boğazlanmasını göz göre göre seyredecek miyiz? İnönü gibi, katliamdan kaçan kardeşlerimizi yüzgeri çevirip, Esad’ın cellatlarının eline mi düşüreceğiz? Maalesef, hala Türkiye’de çok da bilgi sahibi olunmayan ve gözleri gönülleri, kulakları her zaman Türkiye’de olan Suriyeli Türkmen kardeşlerimizi de mi Esed canavarlarının katletmelerine de sessiz kalacağız? Günümüz Dünya siyasetinde pasif dış politikalara yer yok. Kararsız kalmak geri dönüşümü olmayan mağduriyetlere sebep verebilir. Sovyetler Birliği dağılmadığı ve demir perde devri olarak anıldığı zamanlarda, o tarihlerde gelecekte özgürlüklerine kavuşacak olan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve diğer Türk devlet ve topluluklarının varlığını inkar etmek, bu varlığın özgürlüğü için mücadele eden insanları suçlamak yerine, geleceği görebilselerdi, bu kardeş devletler bağımsızlıklarını ilan ettikleri zaman afedersiniz ama ağzımız açık kalmazdık… Bu nedenle sadece Asya’da değil, Türkiye geçmişte olduğu gibi bu gün de dış politikada da, ekonomide de, askeriyede de büyük ve güçlü bir devlet olduğunun bilincinde olmalı ve yakın coğrafyamızda da, uzak coğrafyamızda da daha aktif politikalar üretmeli. Bundan rahatsız olanlar elbet dışarıda da, dışarıdaki devlet ve güçlerin içerdeki uzantılarının her türlü aleyhte propagandalarına rağmen, Balkanlardan Ortadoğu’ya, Kafkasya’dan Asya’ya, Afrika’dan Uzak Asya’ya, Avrupa Amerika ve daha geniş coğrafyaya kadar politikalar geliştirmeli ve sürdürmeli. Aksi taktirde, çizilen plan ve projelerin, sadece uygulayıcısı oluruz ki, buna razı olmak ise gelecekte o başkalarının çizdiği projelerin içinde haps olmak demektir.
 -Esed’ e Türkiye’de destek veren guruplar var bu konuda ne söyleyeceksiniz? 
 -Esad’a alkış tutanlara tavsiyem, o ellerini Allah’a açıp kendilerine insanlıktan nasip vermesi için dua etsinler. Irak’ta, ‘Amerika katliam yaptı’ diyorlar. Peki Suriye’de, Esad katliam yapmıyor mu? ABD’ye lanet okuyanlar, katliam yapan Esad ve ordusuna niye lanet okumuyorlar? .Aksine bu zalim diktatöre methiyeler diziyorlar. Esad denen diktatörün, iktidarda kaldığı her gün onlarca, yüzlerce mazlumun canına mal oluyor. Barış, kardeşlik havarisi kesilenler iş Esad’a gelince, her türlü insan hakkını ayakları altında çiğneyen faşist diktatörü mazlum, mazlum Suriye halkını ise zalim yerine koyuyor.Hele ki dört milyona yakın nüfusa sahip Türkmenler kardeşimiz soydaşımız değil mi? Bir yerde zulüm görenler Türkler oldu mu ses yok fakat bir yerde Türk yok da başkaları varsa onlar için Dünyayı ayağa kaldırırlar.Akıl alacak bir olay değil. Suriyeli mazlum Türkmenlerin hislerine tercüman olabilir miyim bilemem, ama mısralar ile orada ateşler arasında kalan, ya toprak altına ya da her an toprağa düşecek olan mazlum kardeşlerimizin acısını paylaşmak isterim: 
Ataşlar yakmaz 
Beni yakar bu firak.
Ayağına yakınım da, 
Yüreğine mi ırak? ...Türkmenler bize böyle sesleniyor.diyorum.Bu sesi duymak kulaktan çok vicdan meselesi vicdanı sağır olanlara ne deseniz boş.               Murat Darga 


Beyhude bunların kıldığı onca namaz,Vicdanı olmayanın İmanı da olmaz...Şiir Murat Darga
 BORALTAN KÖPRÜSÜ

ESAT KABAKLI BORALTAN KÖPRÜSÜ

BAŞBAKAN'IN GÜNDEME GETİRDİĞİ BORALTAN KÖPRÜSÜ KATLİAMI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder